HACCAC İBNİ YUSUF

ALLAH’ın yarattığı insanların en kötüsünün bile, ALLAH yanında söz sahibi olmasını temin edecek iyi bir tarafı vardır.

Hakikat hep bu iyi tarafta gizlidir Hüner onu görmektir..

Haccac ibni Yusuf:

Taifde doğmuştur:361-714

Sakafi kabilesinden Urve ibni Mesu’un torunudur.

Ailesi hakkında tarihi malûmat bu kadar.

Gençlik yıllarını nasıl geçirdiği meçhuldür.

Genç yaşta Arabistan’dan ayrılmıştır.

Hakkında çok yerici malûmat varsa da bunların hepsi asılsızdır. Uydurmadır.

Çok zekî, dirâyetli, dindar, kuvvetli bir devlet adamıdır.

O zamanlar kabileler arasında savaşlar olurdu.

Emeviye tahtına geçen Mervan oğullarının yanına gitti, halifenin hizmetine girdi.

Kâbe havalesinde halifelik iddia eden Abdullah ibni Zübeyr’in üzerine gönderildi.

Yedi ay muhasara etti.

Zübeyir öldü.

Sonra Haccac’a Medine ve Yemen havalisi halife tarafından kendine verildi.

694 hicride bir müddet Irak Valisi oldu.

Hariciler halifeye karşı ayaklandılar.

Bunu bastırdı.

Küfe ve Basra’yı aldı.

Daha sonra Horasan ve doğu Arap ülkelerini birleştirerek idaresini Irak’a verdi...

Haccac kelimesi zâlim mânâsına gelmez.

Fakat âlem olmuştur.

Doğru değildir.

Haccac kelimesi; galebe etmek mânâsınadır.

Hacc kelimesinden gelmedir...

“Efendim Kâbe’yi yıkmıştır!” diyorlar.

Böyle bir hadise olmamıştır.

Emevilere karşı kin besleyen haricilerin uydurmasıdır.

Haccac tam bir islâmdır.

Ömründe sabah namazını kaçırmamıştır.

Yalnız bir defa...

Ondan “İbni Batuta” Bahseder.

Bir de ileride anlatacağım...

Haccac’ın İslâm’a en büyük hizmeti, Kur’ân’m lehçe ayrılıkları yüzünden yanlış okunmasını önlemek için Kur’âna hareke koydurmuştur.

Harekeyi icad eden kendisidir.

Yapmasaydı bu gün Kur’ân’ı Kerim’i Arab’ın bile doğru okuması mümkün olamazdı.

1- Haricilerin plân ve dine zararlarının önüne geçmiştir.

2- Emeviye Devletinin yıkılmasına mân’i olmuştur.

Küfe, Bağdat o zamanda bu gün olduğu gibi karışık, münafık, fitne, memleketi idi.

Küfe camiindeki meşhur hutbesi Arap hitabetine en büyük örnektir:

Ya Ehle’l-Irak!

Yâ Ehle’l- Şıkakı ve’l- Nifak!

İnnelü’ş- Şeytane Tayfa!

Veli’s- Sultanı Seyfa!.. :

Ey Irak halkı!

Ey eşkiya ve münafıklar!

Siz Şeytanın tayfası oldunuz!

Fakat unutmayın ki elinde kılıcı bulunan Sultan var karşınızda!..”

Hitabet uzun.

Merak edenler aslını bulur okurlar.

Tavsiye ederim.

Bilhassa hatip olmak ve edebiyatı sevenlere...

Haccac, yahudilerin ve yobazların hücumuna duçar olarak bu ismi uydurma bir çok hadiseleri kendisine atfederek zâlim diye gösterilmiştir.

İşe dayanan dostluk, dostluğa dayanan işten daha hayırlıdır.

Birinde menfaat, diğerinde gıbta, hased, münafıklık nüvesi vardır.

Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, diğer bir çok sahabelere hatta Yavuz Selim’e kadar hariciler küfür ederler...

Haccac bunların nüvesini kurutmak için uğraşmıştır.

Asla zâlim değildir.

O Irak’ki;

İmam-ı Azam’ı döverek, ağzına zehir dökerek öldürdü.

İmam-ı Hanbel’i döverek astılar.

Güya Velî Mertebesinde fetva ehli Hakiki zâlim yobazlar!..

Ne imiş suç?

İmamı Azam:

Kadı olmayı reddetmiş...

Hanbel:

“Kur’ân mahlûk değildir” demiş.

O zamanın uleması fetva veriyorlar...

Hallacı Mansurn da Dünya tarihinde eşi görülmemiş bir vahşet ve işkence içinde paramparça etmişlerdir.

Yine bu yobaz ulema buna fetva vermişlerdir...

Hâlâ bu yobazlığın nesli böcek sürfesi hâlinde devam etmektedir.

Bu öyle bu teşkilâttır ki:

Tahrif edilen ve birçok bidatlarla dolu hükümleri, ilâhi emirleri kendi arzularına göre hazırlamışlardır.

Milyonlarca Hadîsler icad etmişlerdir.

Kendilerini Evliyâlık mertebesine çıkarmışlardır.

Tarikatlar kurulmuş binlercesi var.

Birçok usuller, lakırdılar, târifler icad edilmiştir.

Mertebeler, makamlar, nefisler târif edilmiş beyhude uğraşmalarla cahiller yollarından saptırılmıştır.

“Bidatların hepsi küfürdür.”

Hasane bidat olmaz.

Kur’ân a ve Resûlü Ekrem’e hakaret olur bunların hepsi.

ALLAH yolunda olana; Kur’ân-ı Kerim ve Resûlü Ekrem kâfidir...

Sandığın kadar ALLAH’ın velîsi çok değildir.

Kendi velîliklerini bilmeyen asıl Velîdir ki Resûlullah’ın ruhaniyetinin habersiz mümessili onlardır.

Anadoluda:

Hacı Bektaşi Velî bunlarla mücadelenin başında gelir.

Lisanı, anâneyi, imanı Anadolu’da kurtaran ve yoğuran Hacı Bektaşi Velîdir.

Hacı Bayramı Velî: Bu yobazlarla mücadele edip uğraştı.

Yunus: Ses hâlinde dolaştı...

Hacı Şabanı Velî: ruhaniyetiyle yıkadı bütün Anadolu’yu.

Bu üç Kutub sayesinde ayakta durduk duruyoruz.

Hacı Betası Velî : Velâyeti bitti. Ruhaniyeti devam.

Hacı Bayramı Velî: Velâyeti bitti. Ruhaniyeti devam...

Hac Şabanı Velî : Velâyet ve ruhaniyeti devam ediyor...

Bir de yalnız Muhiddini Arabî’nin velâyet ve ruhaniyeti devam etmektedir.

Bugün Anadolumuzda:

Şeyhler, tarikatçılar, seyyidler, soytarı âlimler, evliyâlar dolu heryer.

Emekli olan hakimler, askerlerin az bir kısmı hep din âlimi olmuşlar...

Bir şey bilmez hâldedirler.

Artık peşlerine takılan cemiyeti düşün...

Bütün bunları atarsan:

O zaman Haccac’ın zâlim olmadığını, dindar, büyük kuvvetli bir devlet adamı olduğunu

anlarsın...

İslâmiyete en büyük hizmeti görmüştür.

Kim ne derse desin...

17.7.1984

Tayfa : Aynı işi yapan topluluk; hakaret yollu Bir adamın yanında bulunan yardakçılar, koşuntu.

Duçar : Uğramış, yakalanmış, tutulmuş.